NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عُثْمَانُ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ
حَدَّثَنَا ابْنُ
نُمَيْرٍ
حَدَّثَنَا
هَاشِمُ بْنُ
هَاشِمٍ
أَخْبَرَنِي
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
نِسْطَاسٍ
مِنْ آلِ
كَثِيرِ بْنِ
الصَّلْتِ أَنَّهُ
سَمِعَ
جَابِرَ بْنَ
عَبْدِ
اللَّهِ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
لَا يَحْلِفُ
أَحَدٌ
عِنْدَ مِنْبَرِي
هَذَا عَلَى
يَمِينٍ
آثِمَةٍ
وَلَوْ عَلَى
سِوَاكٍ
أَخْضَرَ
إِلَّا
تَبَوَّأَ مَقْعَدَهُ
مِنْ
النَّارِ
أَوْ
وَجَبَتْ لَهُ
النَّارُ
Câbir b. Abdillah
(r.a)'dan, Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
"Benim şu
minberimin yanında, yeşil bir misvak üzerine bile olsa, bir şey için yalan yere
yemin eden hiç kimse yok ki cehennemdeki yerine hazırlanmış olmasın -veya kendisine
cehennem vacip olmasın-."
İzah:
Ravi; Hz. Nebi'in
bunlardan hangisini söylediğini kesin olarak hatırlayamadığı için, son cümlede
şüphesini belirtmiştir.
İbn Mâce, ahkâm; Ahmed
b. Hanbel, II, 329, 518, III, 375.
İbn Mâce'de, aynı
manayı ifade eden iki hadis vardır. Bunlardan birisi Câbir'den diğeri ise Ebû
Hureyre'den rivayet edilmiştir. Câbir'in rivayeti, "Benim şu minberimin
yanında, yeşil bir misvak üzerine bile olsa yalan yere yemin eden kişi,
cehennemdeki yerine hazırlansın"; Ebû Hureyre'nin rivayeti ise;
"Benim şu minberimin yanında bir erkek ve kadın taze bir misvak üzerine
bile olsa yalan yere yemin ederse, ancak Cehennem kendisine vacip olur."
şekillerindedir.
Hadis-i şerif, basit
bir malı elde etmek için bile olsa yalan yere yemin etmenin kişinin cehenneme
gireceğine sebep olduğuna işaret etmektedir. Değersiz bir mal için yemin etme,
kişinin cehenneme girmesine sebep olduğuna göre, kıymetli mallar için yemin
etmeyi siz düşünün.
Hz. Nebi (s.a.v.)
yemine konu olacak değersiz malı "yeşil bir misvak" veya "taze
bir misvak" sözüyle ifadelendirmiştir. Çünkü, taze misvak Arabistan'da
çokça bulunan, alınıp satılmayan değersiz bir şeydir. Kuruduktan sonra ise,
satılır. Onun için kuru misvakın az çok değeri vardır.
Hadis-i şerifte ayrıca
Hz.Nebi(s.a.v.)'in minberinin yanında edilen yeminin önemine de işaret vardır.
Yani Rasûlullah'ın minberinin yanında edilen yemin başka taraflarda edilen
yemine nisbetle daha büyüktür. Çünkü eğer öyle olmasaydı, Hz.Nebi (s.a.v.)'in,
bu kaydı koymasında mana olmazdı.
Cumhur bu hadise
dayanarak mescid, Harem ve minber gibi kutsal yerlerde, ikindiden sonra ve cuma
günü gibi kutsal zamanlarda edilen yeminlerin daha ağır olduğunu, bu yer ve
zamanlarla yeminin daha da şiddetleneceğini söylemişlerdir.
Hanefilere göre ise
hâkim davalıya yemin ettirecek olursa bunu belirli yerler ve zamanlarla takviye
cihetine gitmez. Çünkü yemin eden kişi, Allah adını anarak yemin etmektedir.
Dolayısıyla bunun bir de ayrıca yer ve zamanla te'kidine ihtiyaç yoktur.
Buharî'nin bir bab'a; "Davalı, yemin kendisine nerede vacip olursa orada
yemin eder" adını vermesi de, Hanefîlerin görüşlerini takviye eder.
Bazı âlimler ise ,
yemin ettirirken yeminin yer ve zamanla kuvvetlendirilip
kuvvetlendirilmemesinin hâkime ait bir yetki olduğunu söylerler. Bunlara göre,
hâkim isterse davalıya yemini camide, cuma günü gibi belli yer ve zamanda,
isterse kaza meclisi nerede ise orada ettirir. Sahabelerden bazılarının
hasımlarına yemin ettirirken; Rükünler arasında veya Makain-ı İbrahim'in yanında
etmelerini istediklerine, bazılarının da bunu kabul etmekten kaçındıklarına
dair haberler gelmiştir. Yine bazı sahâbîlerin Mushaf üzerine yemin
ettirdikleri olmuştur.
İbn Reslân;âlimlerin
zimmîye yemin ettirirken onun, bir yerle kuvvetlendirilmesinin caiz olduğunda
ihtilâflarının olmadığını söyler. Ancak bu Hanefîlere göre caiz değildir. Yemin
ettirirken, yahudiye; "Tevrat'ı Musa'ya indiren Allah'a...",
Hristiyanlara da; "İncil'i İsa'ya indiren Allah'a..." şeklinde yemin
ettirilir. Fakat, yemin ettirmek için onların ibadethanelerine girilmez. Çünkü
bu, hem oralara değer verme manasına gelir, hem de müslü-manm oralara girmesi
hoş değildir.[el-Mevsılî, el-İhtiyâr li-Ta'Iîli'l-Muhtâr, II, 114.]
Şevkânî bu konuda şöyle
der:
"Yemini kuvvetlendirmede
caiz olan son had, bu ve benzeri hadislerde varid olan, sözle
kuvvetlendirmektir. Ama zimmîlere kilise ve benzeri yerde yemin ettirmek gibi,
muayyen bir yer ve zamanla kayıtlayarak yemini te'kid konusunda herhangi bir
delil mevcut değildir."